İşkence’nin getirdikleri
Irak’taki işkence fotoğraflarının basına yansımasıyla birlikte ortaya çıkan tablo belki de gazeteciliğin kaybolan gururunu tekrar geri getirmesi açısından olumlu bir gelişme olarak nitelendirilebilir. Tabii bu kadar insanlık dışı bir hareketin böyle bir tabloya sebep olması da bir o kadar üzücüdür.
Peki bu fotoğraflar neden gazetecilik mesleğini dünya düzeyinde itibarını yükseltti ve kaybolmakta olan güveni tazeledi? Sorunun cevabını bir sene önceye dönerek aramak lazım. Irak savaşının başladığı günlerde Amerikan ve İngiliz birlikleri tarafından verilen talimatlar doğrultusunda “embedded” gazeteciler türemişti. Bu gazeteciler, ordu birlikleri ile ortak hareket ederek habercilik yapıyorlardı. Operasyonlara katılmaları izinler çerçevesinde gerçekleşiyordu ve ordunun istihbaratının ötesinde bir haber alma olanakları pek fazla yoktu. Ancak bu durum haberciliğin doğasına aykırı bir olaydı. Çünkü gazetecilerin ordu birlikleri ile “embedded” olmaları demek, onların resmi sözcüleri haline gelmeleri demekti. Zira herhangi bir şekilde amerikan askerleri ile beraber hareket eden bir gazetecinin gördükleri olumsuzlukları yansıtması sonucunda çevresinden tepki toplaması ve “embedded” durumunun sona ermesi kaçınılmazdı. Bu yüzden bir kaç ay boyunca taraflı haberlerle kamuoyu kandırılmaya çalışıldı. En sonunda bu durum bazı basın organları tarafından tepkiyle karşılandı ve halk gazetecileri bağımsız haberciler olarak değil, koalisyon kanadının sivil sözcüsü olarak görmeye başladı.
Bu yanlış sistem kısa bir süre içerisinde fiyasko ile sonuçlandı ancak yarattığı etkiler izini kolay kolay silemedi. Özellikle ABD’nin elit kamuoyu tarafından gazeteciler mesleğe ihanetle bile suçlandılar. Kimi gazetelerin tirajları düştü, kimileri ise ancak birer tabloid gazetesi kadar güven teşkil eder duruma geldi.
Bu korkutucu durum, Irak’taki işkence fotoğraflarının yayınlanması ardından ABD ve İngiltere medyasında oluşmayan oto-sansür uygulamasıyla yumuşamaya başladı. Çünkü medya bu olayı çok ayrıntılı bir şekilde işledi. Bununla birlikte halk tarafında gazetecilerin hala bazı örtbas edilmeye çalışılan skandalları ortaya çıkarabilen kişiler olduğu gerçeği tekrar gündeme geldi. Daha önceleri acımasızca eleştirilen medya, bu olay doğrultusunda sosyal sorumluluk ilkelerini sonuna kadar yerine getirerek kamuoyunun takdirini kazanmayı başardı. Özellikle haberleri işleyiş tarzlarıyla ABD ordusu ve hükümetine getirdikleri ağır eleştirilerle dördüncü kuvvet rollerini tekrar geri kazandılar.
Keşke gazetecilerin onurlarını kazanmak için böyle bir olaya ihtiyaçları olmasaydı ve Irak’taki çirkin tablo yaşanmasaydı. Ancak bu olayın getirdikleri ve kamuoyunun medya desteğinin artması belki de gelecekte daha büyük skandalların ortaya çıkmasını bir nebze olsa da engelleyebilir. Çünkü gazeteciler hala beraber hareket ettikleri zaman en büyük sosyal güçlerden biri olduklarını kanıtladılar.
Thursday, January 29, 2009
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment