Thursday, January 29, 2009

Sokrates ve Erasmus programları üzerine

Sokrates ve Erasmus; tarihin iki farklı dönemine damgalarını vurmuş şahsiyetler. Bir tanesi ünlü Antik Yunan filozofu, diğeri ise 15. yüzyılda yaşamış Hümanizm’in babası sayılan Hollandalı düşünür.

Peki ikisini biraraya getiren nedir?

1987 yılından beri Avrupa’da uygulanmakta olan bir eğitim değişim programı.

Genel olarak Sokrates adı altında anılan bu değişim programı, çeşitli Avrupa ülkelerinin eğitim amacıyla ortak çalışması esasına dayanıyor. Zira tam 15 yıldır Sokrates programı çerçevesinde 30 Avrupa ülkesi arasında öğrenci ve akademisyen değişimi yapılıyor. İşte Erasmus da her düzeyde değişim gerçekleştiren bu projenin yüksek öğretim ayağını oluşturmakta...

Daha iyi açıklamak için bir örnek verelim:

Erasmus’a kayıtlı herhangi bir Avrupa ülkesinde, çeşitli kriterleri yerine getirmiş, seçkin üniversitelerin öğrencileri, isteklerine göre başka ülkelere giderek, orada da Erasmus’a kayıtlı üniversitelerde 3-12 ay arasında ücretsiz, hatta burslu eğitim görebiliyorlar. Ayrıca öğrenciler, üniversitelerin anlaşmaları doğrultusunda bu süre zarfında yurtdışında aldıkları derslerin kredilerini ülkelerine döndükten sonra kendi fakültelerine transfer ettirebiliyorlar. Dolayısıyla eğitimlerinde değişim yüzünden sene veya dönem kaybetme olasılıkları da ortadan kalkmış oluyor.

Avrupa Birliği ve birliğe aday ülkelerin öğrencileri arasında son yıllarda çok popülerleşen bu program, 2001 yılından beri Pre-Sokrates (Sokrates Öncesi) adı altında sadece Galatasaray Üniversitesi’nde faaliyet gösteriyordu. Bir nevi test dönemi olarak da niteleyebileceğimiz bu zaman zarfında çeşitli fakültelerden yaklaşık 50 öğrenci Galatasaray Üniversitesi tarafından Fransa’daki çeşitli üniversitelere yollandı. Tabii buna karşılık birçok Fransız öğrenci de değişim yaparak İstanbul’a geldi.

Galatasaray Üniversitesi öncülüğünde gayet başarılı geçirilen iki senenin ardından, Sokrates/Erasmus programı önümüzdeki yıl Türkiye’de 15 üniversitede birden pilot uygulamalara başlayacak. Avrupa kültürünü görebilmek ve yurtdışında ücretsiz eğitim almak adına büyük fırsatlar sunan bu program, gelecekte birçok üniversite öğrencisinin hayallerini süsleyecek gibi gözüküyor.

Bu yüzden biz de sabah kampüs sayfası olarak sizler için Galatasaray Üniversitesi’nin pre-sokrates programı ile yurtdışına gitmiş iki Türk öğrenci ve aynı program çerçevesinde İstanbul’a gelmiş iki Fransız öğrenci ile ufak bir söyleşi yaptık.

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerinden Azade Aslan ve Yasemin Reman, Fransa’nın Bordeaux kentindeki Michelle de Montaigne üniversitesinde 2002-2003 ders yılının ikinci döneminde misafir öğrenci olarak eğitim gördüler. Bu iki öğrenci Fransa’daki deneyimlerini sabah kampüs’e anlattı:

İLK İZLENİMLER

“Bordeaux kentine gittimizde, bizi ilk olarak üniversitenin öğrenci yurduna yerleştirdiler. İstanbul’a göre çok ufak bir şehir olmasına rağmen Bordeaux, öğrencilerin yaşaması için çok güzel bir yer. Zaten yurt dahilinde Avrupa’nın farklı ülkelerinden gelen Sokrates öğrencileri ile beraber kalıyorduk. Derslere katılmanın yanı sıra okul içi ve okul dışı aktivitelerde uluslararası bir ortamda bulunmak hakikaten çok keyifliydi. Hem farklı kültürlerden insanlarla tanıştık, hem de orada üniversite öğrencisi olarak Türkiye’yi tanıtma imkanı bulduk.”




TÜRKİYE’DE ÖĞRENCİ MOTİVASYONU DAHA YÜKSEK

“Fransa’da ders saatleri ve içeriği açısından, Galatasaray Üniversitesi’ndeki yoğun programımızdan daha esnek bir sistem vardı. Ayrıca Michelle de Montaigne üniversitesindeki öğrenci motivasyonu bizim İstanbul’da alıştığımızdan daha alt bir düzeydeydi. O yüzden akademik olarak pek fazla zorlanmadık.”

TÜRK İMAJINI DEĞİŞTİRDİK

“Okula ilk ayak bastığımızdan itibaren diğer Avrupalılar, Türk olduğumuz için bize biraz önyargılı yaklaştılar. Ancak zaman ilerledikçe onların kafasında oluşturdukları Türk imajını silmeyi başardık. Hem sosyal aktivitelerde olsun, hem de insan ilişkilerinde uyumlu bir görüntü çizdiğimiz için oradaki uluslararası atmosfere çabucak adapte olabildik.”

MÜKEMMEL BİR TECRÜBE

“Bordeaux’da geçirdiğimiz beş ay bize çok şey kazandırdı. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden arkadaşlar edindik, Fransızca ve İngilizcemizi ilerlettik ve Fransız eğitim sistemi hakkında bilgi sahibi olduk. Şimdiye geriye dönüp baktığımızda hayatımızdaki önemli kararlardan birini verdiğimizi düşünüyoruz.”

Sokrates sayesinde yurtdışında beş ay geçiren Yasemin Reman ve Azade Aslan’ın program hakkındaki görüşlerini aldıktan sonra 2003-2004 ders yılının ilk dönemi için yurdumuza gelen ve Galatasaray Üniversitesi’nde eğitim gören iki Fransız’ın fikirlerini aldık. Fransızlardan Meryl Bécède Gazetecilik öğrencisi ve Bordeaux’dan gelmiş. Benjamin Sabbah ise Paris’te ünlü Sorbonne üniversitesi’nde iktisat eğitimi görüyormuş.



TÜRKİYE BİZİM İÇİN FARKLI BİR SEÇİMDİ...

“Sokrates programına başvurduğumuz vakit karşımızda İtalya, İspanya ve İngiltere gibi seçenekler vardı, ancak bu ülkeleri iyi tanıdığımız için kültürünü daha çok merak ettiğimiz Türkiye ve İstanbul’u seçtik. Açıkçası İstanbul gibi bir şehir bizi her zaman cezbetmişti.”

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ ve SORBONNE

“Gelmeden önce Galatasaray Üniversitesi hakkında pek fazla bilgimiz yoktu açıkçası, ancak adaptasyon sorunlarını aştıktan sonra iyi eğitim veren bir kuruma geldiğimizi anlamakta gecikmedik.” Bu noktada söze giren Benjamin; “ Sorbonne gibi bir üniversiteden gelmiş olmama rağmen bu okuldaki akademik düzey ve öğretmenlerin kalitesi beni gerçekten şaşırttı ve aldığım eğitimden şu an için çok memnunum.”

İSTANBUL

“İstanbul gibi büyük bir metropole gelince Türkiye’nin bir özetini görmüş gibi oluyorsunuz. Taksim, Beyoğlu’na çıktığınızda kendinizi sanki Avrupa’nın herhangi bir şehrindeymiş gibi hissederken, öte yandan bazı semtlere gittiğiniz zaman bambaşka bir dünyayla karşılaşıyorsunuz. Tabii böyle hisleri Paris gibi şehirlerde yaşamak da mümkün ama yine de İstanbul’un büyüsü farklı.”

TERÖR SALDIRILARI

“İstanbul’daki terör saldırılarını öğrendiğimizde olaya birer yabancı gibi tepki vermedik, çünkü biz 5 aylığına da olsa burada İstanbullu sayılırız. O yüzden biz de her İstanbullu gibi çok üzüldük, endişelendik ama aklımıza buradan gitmek gibi bir düşünce hiç gelmedi. Eminiz ki en kısa zamanda hayat eski haline dönecektir.”

İşte görüldüğü üzere Sokrates programıyla seyahat eden öğrencilerin hepsi yaşadıkları tecrübelerden çok memnun kalmış. Zaten Avrupa Birliği yolunda ilerleyen bir Türkiye’nin akademik yanının da Avrupa ile iç içe olması gerekiyor. Zira bu program öğrencilerin yanı sıra öğretim görevlilerini de kapsamakta... Ayrıca şu bir gerçektir ki, yurtdışına eğitimli ve kültürlü üniversite öğrencilerini gönderdiğimiz takdirde, Türkiye’nin imajı herkesin gözünde yücelecektir.

No comments: