Thursday, January 29, 2009

Şubat 2004 - Bisiklet Üzerine

HAFİF SİKLET ULAŞIM: BİSİKLET


Türkiye’de günlük yaşamımızda göz ardı ettiğimiz bir araç olan bisiklet, aslında dünya üzerinde uzmanlar tarafından insan enerjisini en verimli kullanan taşıt olarak nitelendiriliyor. Ancak bisiklet, bugünkü enerji-verimine, aerodinamisine ve mühendisliğine ulaşmak için uzun ve ilginç bir süreçten geçmiş. Günümüzde ve geçmişte insanlar bisikleti, ulaşım, spor ve eğlence amaçlı kullanmışlar. Eğlence ve spor aracı olsa dahi herkesin bilmesi gereken, aslında bu taşıtın insanlık tarihinin en önemli icatlarından biri olduğudur.

BİSİKLET’İN TARİHİ

Bisiklet, 200 yıl öncesine kadar giden icadından beri birçok değişikliğe uğradı. Başlangıca gidersek, tarihte bisikleti andıran ilk taşıtlar 1790 yılında İngiltere’de ortaya çıktılar, ingilizler bu yeni taşıtlara “hobby horses” ve “celeferies” adını takmışlardı. Ancak bu araçların üzerlerinde ne bir direksiyon ne de bir pedal bulunuyordu. Basit olarak iki tekerlek ve tahta bir gövdeden oluşuyorlardı. Yine de büyük ve şekilsiz olmalarına rağmen insanların yürümesine yardımcı oluyorlardı.

Aslında kayıtlara göre İngiliz modellerinden birkaç yüzyıl önce Da Vinci’nin bir öğrencisinin çizdiği daha ayrıntılı, zincirli ve pedallı bir bisiklet prototipi mevcut ancak bu modelin hem direksiyonu olmadığı için hem de yapımında mantık hataları barındırdığı için pratik olarak kullanımı imkansızdı.


1816 Draisienne
İngilizlerin öncülüğündeki “bisiklet tarihi”ne geri dönersek, bu alanda en büyük keşfin Baron Karl Von Drais tarafından gerçekleştirildiğini görürüz. Heidelberg’te matematik ve mekanik eğitimi gören Von Drais’in bu keşfi bir ön direksiyon mekanizması geliştirmekti. Bu mekanizmayı da o sırada kullanılmakta olan “hobby horse”lara eklemesiyle ortaya yeni bir model çıkıyordu. Aslında Von Drais’in bütün amacı çalıştığı ormanlardaki bozuk yollarda bu direksiyon sayesinde fazla sarsıntı yaşamamaktı. Daha sonraları, bu icadını kullanan bir çalışanı, direksiyon sayesinde yokuş aşağı giderken de bisiklete yön verebildiğini farketti. İşte bu keşif de zaten bisiklet tarihinin dönüm noktası oldu. Von Drais yeni aracına “Draisienne” adını verdi. İcat 1817 yılında Alman gazetelerinde yayınlandı. Bisikletin babası olarak kabul edilen Von Drais’in diğer icatları arasında kıyma makinası ve daktilo da var.

Bisiklette yaşanan bir sonraki devrimsel değişiklik Kirkpatrick Macmillan ismindeki bir İskoç tarafından gerçekleştiriliyordu. 1839 yılında “Draisienne”i bacaklarla ilerletmeyi başaracak ilkel bir pedal geliştiren Macmillan’ın sistemi günümüz pedallarına pek benzemese de önemli bir ilerleme olarak kayda geçiyordu. Yeni dizaynın ismi ise “Velocipede” oluyordu.


Velocipede, 1839

Bundan sonra direksiyonlu ve pedallı ana modelin ışığında aerodinamik olarak birçok değişikliğe maruz kalan bisiklet, genel mantığının dışına pek fazla çıkmadan yıllar içerisinde çok popülerleşti. Özellikle Avrupa’da başlayan bisiklet devrimi, 20. yüzyılda Asya’ya da yayılarak orta gelirli Asyalı’nın bir numaralı ulaşım aracı haline geldi.


Modern Yol Bisikleti
Tabii bazı kaynaklara göre Avrupa’da ortaya çıkmasından yüzyıllar önce Çin’de günümüz bisikletine benzeyen bazı araçlar kullanılıyordu. Ancak şu anda Çin’de kullanılan bisikletlerin prototipi Avrupa kökenli olduğu için temel olarak yine Avrupa alınmalıdır.

21. YÜZYILDA BİSİKLET

Dünyanın en medeni ve zengin coğrafyalarından bir tanesi olarak nitelendirebileceğimiz Avrupa, 21. yüzyıla girdiğimiz şu günlerde hala bisikletten vazgeçmiş değil. Özellikle Hollanda ve Danimarka’da kullanımı yaygın olan bisikletin, önümüzdeki yıllarda da popülaritesini artırması bekleniyor. Örneğin Almanya, son yıllarda yaptığı çalışmalar neticesinde yaklaşık 30 bin kilometrelik bir bisiklet yolu ağı oluşturmayı başardı. Ancak Almanya’nın dörtte biri büyüklüğünde olan Hollanda, bu konuda en büyük yatırımları yapan ülke; 19 bin kilometrelik bisiklet yolunun yanı sıra ülkede 1994 yılından beri yürürlükte olan bisiklet yasası çerçevesinde bu taşıt hükümetler nezdinde destekleniyor. Bunun yanında Belçika devleti, işine otomobil yerine bisikletle giden vatandaşlarına aylık 150 Euro ulaşım yardımı yapıyor. Buradaki amaç hem trafik sorununu azaltmak, hem de ithal edilen petrol tüketimini kısmak. İşte Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde bisikleti destekleyen yatırımlardan örnekler. Tabii olaya dünya ekseninde baktğımızda, ülkelerin ulaşım tercihlerini gösteren şu grafiğe göz atmakta yarar var.

Percent of Trips by Travel Mode (all trip purposes)
Country bicycle walking public transit car other
Netherlands 30 18 5 45 2
Denmark 20 21 14 42 3
Germany 12 22 16 49 1
Switzerland 10 29 20 38 1
Sweden 10 39 11 36 4
Austria 9 31 13 39 8
England/Wales 8 12 14 62 4
France 5 30 12 47 6
Italy 5 28 16 42 9
Canada 1 10 14 74 1
United States 1 9 3 84 3
KAYNAK: John Pucher, Transportation Quarterly, 98-1 (from various transport ministries latest avail. year)
Bu tabloya bakınca ABD’nin aslında bisiklet kullanımında ne kadar az pay sahibi olduğu ortaya çıkıyor. Burada aslında kültürel ve geleneksel farklar dikkate alınmalı. Tabii bunun yanında ABD’deki ve Kanada’daki yolculuk mesafelerinin uzunluğu da ayrıca negatif bir faktör olduğu unutulmamalı.
ŞEHİRDE BİSİKLET
Son yüzyılda trafik derdiyle boğuşan metropollerde, bisiklet kullanımı yaygınlaştırılmaya çalışılsa bile, bisikletler için yeterli yollar yapılamaması ve trafikte otomobillerin bisikletler için tehlike teşkil etmesi, bu alışkanlığın yayılmasını engelliyor. Ancak Londra için yapılan bir araştırma, çarpıcı sonuçları gözler önüne seriyor. Buna göre Londra’nın bir ucundan diğer ucuna seyahat, otomobil ile 33 dakika tutarken, bu süre trenle 31 dakikaya, taksiyle de 20 dakikaya düşüyor. Fakat bir bisikletle yapılan aynı yolculuk sadece 18 dakika sürüyor. Bu araştırmanın da gösterdiği gibi büyük şehirlerde bisiklet kullanımı, insanların ulaşacakları mesafeye varmalarında büyük kolaylıklar sağlıyor. İlerde bisiklet kullanımının da artmasıyla, otomobille seyahat sürelerinin de kısalması mantıklı gözüküyor.
KEŞFETMENİN KEYFİ
Bisikletin ekonomik katkısı veya şehirlerdeki verimli kullanımı bu aracı tanımlamaya kesinlikle yetmez. Çünkü bahsettiğimiz iki tekerlekli bir dünyadır. Ayaklarımızla ulaşabileceğimiz her yere kah bisiklet üstünde kah bisiklet sırtımızda ulaşabiliriz. Son yıllarda gittikçe hafifleşen ve 4-5 kiloya kadar düşen modeller sayesinde zaten bir bisikleti taşımak eskisi gibi bir eziyet olmaktan çıkıverdi. Gençlik yıllarında herkesin hayalinde bir bisiklet macerası yatardı, kimisi Hindistan’a kadar bisikletle gitmek ister, kimisi de dik bir kayalıktan aşağı tam hızla iniş yapmanın hayalini kurardı. Ancak nedense ülkemizde bisiklet hayalleri, yaşlar 16-17’ye geldikten sonra yerini otomobil ve motorsikletlere bırakıyor. Bu yıllardan sonra bisikletler çocukluğumuzun romantik dostları olarak depodaki yerlerini alıyorlar. Oysa bir otomobil sahibi olduktan sonra bile bisiklet kullanmak mümkündür. Sadece keyif ve spor amaçlı değil ancak ulaşım araçlı bisiklet kullanımı zaten ülkemizde çok düşük seviyelerde geziyor. Ancak yine de gelişen kent bilinciyle beraber bisiklet “teenager”ların tekelinden çıkacaktır ileriki yıllarda...



TOUR DE FRANCE
Bisikleti bir spor olarak düşününce akla gelen ilk organizasyon, dünyada en çok seyirci çeken spor olaylarından bir tanesi olan Fransa Bisiklet Turu, orijinal ve fiyakalı ismiyle “Tour De France”.

KURALLAR VE KISA TARİHÇE

Fransa Bisiklet Turuna katılan sürücüler ve takımlar, aşağıdaki beş klasmanda yarıştılar:
1. Bireysel Zaman Klasmanı
2. Bireysel Puan Klasmanı
3. Bireysel En İyi Tırmanıcı Klasmanı
4. Genç Sürücüler Klasmanı
5. Takım Zamanı Klasmanı
6. En Mücadeleci Sürücü Klasmanı
1. Bireysel Zaman Klasmanı
Sonuçları, her sürücünün 20 etapta elde ettiği zamanların toplanması ile belirleniyor. Alınan cezalar ve kazanılan zaman ödülleri, toplam zamanın hesaplanmasında dikkate alınıyor. Bu klasmanda lider olan sürücü, Sarı Formayla ödüllendiriliyor.
Ödül formanın sarı renkte seçilmesinin nedeni, Fransa Turu'nun yaratıcısı ve organizatörü L'Auto gazetesinin sarı renk sayfalara basılmasıydı. Günümüzde "Société du Tour de France" adlı kuruluş tarafından organize edilen Fransa Turu'nun ilki, 1903'te L'Auto gazetesinin direktörü ve editörü Henri Desgrange'ın girişimleri ile gerçekleşti. İlk kez 1919'da başlatılan sarı forma uygulaması, bir gazetecinin, o zamanki tur yönetimine, lider sürücünün pelotonda gözle daha kolay seçilebilmesi için istekte bulunmasının ardından başladı. Fransa Turu tarihindeki ilk sarı formayı, 19 Temmuz 1919 sabahı, Grenoble etabı öncesi, Fransız Eugene Christophe almıştı.
2. Bireysel Puan Klasmanı
Sonuçları, her sürücünün etap sonunda elde ettiği bireysel puanların toplanması ile belirleniyor. Zaman cezaları ve etapların özelliklerine göre belirlenmiş puanlama sistematiği dikkate alınıyor. Sürücülerin düz etaplardan, inişli-çıkışlı etaplardan ve dağ etaplarından kazandıkları puanlar farklı farklıdır. 1953 yılında tur direktörleri, bu klasmandaki lider sürücüyü yeşil forma ile ödüllendirerek fark edilir hale getirmeye karar verdiler. Yeşil formayı kazanan ilk sürücü İsviçreli Fritz Schär olmdu. Ancak Schär, 1953'teki ilk etap sonunda sarı forma giymeye de hak kazandığı için, yeşil formayı üzerine ilk geçiren, ilk etabın ikincisi Hollandalı Wout Wagtmans'tır. 1905-12 arasında Fransa Turu galipleri, aldıkları puanlara göre belirlenmekteydi. Etapları bitirdikleri sıraya göre puanlandırılan yarışmacılardan (birinci 1, ikinci 2 puan vs.) tur sonunda en düşük puana sahip sürücü yarışmayı kazanıyordu. Daha sonra bundan vazgeçildi. 1953-58 döneminde de benzer bir sistem, bireysel puan klasmanı hesaplamaları için kullanıldı.
3. Bireysel En İyi Tırmanıcı Klasmanı
Sonuçları, tüm dağ ve tepe etaplarında kazanılan puanların toplanması ile belirleniyor. Puanlama sistematiğinde, etaplarda tırmanılan dağ ve tepe eğimlerinin zorluk dereceleri de göz önüne alınıyor. Kırmızı benekli "Dağların Kralı" forması ilk kez 1975'te ortaya çıkmış ve bu formayı ilk giyen Hollandalı Joop Zoetemelk olmuştur.
4. Genç Sürücüler Klasmanı
25 yaş altı sürücüler için geçerli. Bu klasmanının şartlarına uyan ve bireysel zaman klasmanının sonuçlarına göre en üst sırada bulunan yarışmacı, günlük etapların sonunda genç sürücüler klasmanının günlük lideri, final etabın sonunda ise bu klasmanı kazanan yarışmacı olur. Genç sürücüler ile ilgili ilk uygulama 1975'te yapıldı ve beyaz forma ödülünü ilk kazanan, İtalyan yıldız Francesco Moser oldu. 1983'ten 1986'ya kadar bu klasman, Fransa Turu'na ilk kez katılan sürücülere açıktı. 1987 yılında, şimdiki şekliyle uygulanmaya başlandı. 1997'den bu yana da, 1995 Fransa Turu sırasında hayatını kaybeden İtalyan sürücü Fabio Casartelli anısına veriliyor.
5. Takım Zamanı Klasmanı
Sonuçları, tüm etaplar için her takımın en iyi üç bireysel zamanlarının toplanmasıyla belirleniyor.
6. En Mücadeleci Sürücü Klasmanı
Burada ödül, tur sırasında en fazla çaba harcayan ve sportmenlik sergileyen sürücüye veriliyor. Organizasyon yönetimi tarafından oluşturulan jüri heyetinin düz yol etapları sırasında verdiği puanlar, bu klasmanın galibini belirliyor. Bu ödülü kazanan yarışmacının giyeceği özel bir forma yok. Ancak kırmızı fon üzerinde yer alan beyaz yarışma numarası, bu sürücüyü diğerlerinden ayırır. Diğer yarışmacıların numaraları beyaz fon üzeride siyah renktedir.
İşte ünlü “Tour De France”ın izlediği yarış rotası :


KAYNAKLAR:
• http://www.letour.fr/2004/presentationus/parcours.html
• Birth of the Bicycle. [Online] Available.
• http://www.cycle-info.or.jp/english/LEARN/chistory.html, March 7, 1999
• Cycling History. [Online] Available http://www.pedalinghistory.com, February 25, 1999.
• http://www.bikereader.com/
• http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2003/07/28/yazidizi/yazidizi2.html

No comments: